Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden Prof. Dr. Rüstem Aslan liderliğindeki kazı ekibi, Troya Antik Kenti'nde yürütülen kazı çalışmalarında önemli keşifler yapmaya devam ediyor. Son buluntular, yaklaşık 3500 yıl öncesine ait yeni bilgileri gün ışığına çıkarırken, Troya’nın Son Tunç Çağı’na dair bilinmeyen yönlerini aydınlatmayı amaçlıyor.
Kazı Alanında Önemli İlerlemeler
Bu yıl gerçekleştirilen kazıların odak noktası, "Son Tunç Çağı Kalesi" olarak bilinen ve prehistorik bir yerleşim alanı olan höyük. Prof. Dr. Aslan, kazı çalışmalarında Homeros'un destanlarına konu olan Troya 6 ve Troya 7 tabakalarının yanı sıra, bölgenin savunma yapıları ile saray komplekslerini inceleyerek, bu yapıların tarihsel gelişimini ve birbirleriyle olan bağlantılarını daha iyi anlamayı hedeflediklerini belirtti. Özellikle, 6M olarak adlandırılan büyük saray yapısı çevresinde yapılan çalışmalar, bu yapının kent savunmasıyla olan ilişkisini ortaya koymaya odaklanıyor.
Oyun Tarihine Işık Tutan Aşık Kemiği Buluntusu
Kazı çalışmalarında elde edilen en dikkat çekici buluntulardan biri ise, yaklaşık 3500 yıllık olduğu tahmin edilen bir aşık kemiği oldu. Neolitik dönemden itibaren oyun amacıyla kullanıldığı bilinen bu kemik, Troya’da ortaya çıkan ilk örneklerden biri olarak büyük bir arkeolojik değere sahip. Yüzeyi düzeltilmiş ve oyun aracı olarak kullanılmış bu aşık kemiği, eski dönemlerin oyun kültürü hakkında önemli ipuçları sunuyor.
Troya’nın Tarihi Zenginlikleri Ortaya Çıkıyor
Saray yapısı ve savunma duvarları arasında yapılan kazılarda ayrıca ok uçları, kemik bizler ve farklı hayvan kemikleri de gün yüzüne çıkarıldı. Bu buluntular, Troya Antik Kenti'ndeki yaşamın hem gündelik hem de savunma yönlerini anlamaya yardımcı oluyor. Buluntuların tamamı detaylı bir temizleme ve analiz sürecine tabi tutularak, müzeye kazandırılmadan önce inceleniyor.
Prof. Dr. Aslan, Troya’nın tarihi ve arkeolojik değerini bir kez daha gözler önüne seren bu buluntuların, antik kent hakkındaki bilinmeyenleri çözmek adına büyük önem taşıdığını ifade etti. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi olarak bu keşiflerin tarihe ışık tutmaktan gurur duyduklarını belirtti.