18 Mart'ta Çanakkale'de ateşlenen sadece tüfekler değil, bir milletin özgürlük ateşidir. 18 Mart'ta Çanakkale'de sırtlanan yalnızca tonlarca ağırlıktaki toplar değil, bu milletin geleceğidir. 18 Mart'ın cefası sadece Çanakkale için değil; özgürlüğe, bağımsızlığa, laikliğe, aydınlığa, bilime, çağdaşlığa hasret koca bir ülke, koca bir millet içindir.
18 Mart, çağdaş Türkiye'nin kuruluş ve doğuş sancısıdır. Ne çok borcumuz vardır bunu tesis etmek için canını veren o kahramanlara. Vatan toprağını namusu, emaneti görüp, bir karışına dahi göz dikilmesine izin vermeyen yiğitlerin ne çok hakkı vardır üzerimizde. Babası, oğlu, kocası, bu milletin evlatları cephedeyken rahat uyuyamayan kadınlarımızın, kardeşlerimizin elinden ne geliyorsa verdiği, bir yudum suyu cepheye, askerlere taşımak için canını dişine taktığı o dönemlerden ibret almamız gereken ne çok olay vardır.
O tarihte kahramanlarımızın sarsılmaz bir inancı vardı. Yıkılmaz bir umudu vardı. Kurşun işlemez bir vatanseverliği vardı. Onlar bu ülkeyi kaderine terk etmeyi değil, özgürlüğü ve egemenliği seçtiler. Onlar, bu vatan topraklarında uygarlığın, aydınlığın yeşermesini tercih ettiler. Aradan 108 yıl geçti ve o tarihte, toplarla, mayınlarla sarsılan bu ülke, bugün çok acı bir afetle daha sarsıldı. 6 Şubat tarihinde meydana gelen deprem felaketinde on binlerce vatandaşımızın canından, ailesinden, sevdiklerinden, işinden, köklerinden ve memleketlerinden olmalarına derin bir üzüntüyle tanıklık ettik.
108 yıl önce Çanakkale'de cephede nasıl bir araya geldiyse memleketin her yerinden on binlerce isimli, isimsiz kahraman; şimdi de 11 ilimiz için bir araya gelme zamanı, birlikte güçlenerek ayağa kalkma zamanı. Unutmadan, unutturmadan, dersler çıkararak toparlanma zamanı. 18 Mart nasıl tesis ettiyse bu ülkenin geleceğini, umudunu, bizim de aynı kahramanların evlatları olarak bunu başarmak ödevimizdir.
Millî mücadele döneminin en önemli gayelerinden biri laik, modern, uygar bir ülke inşasıydı. Bizlere vatan toprakları ile birlikte emanet edilen buydu, bu ülküydü. Bu gaye, bu inanç ve bu kararlılık ile çıkılan yolda 18 Mart'ı takip eden milli mücadele sürecinin en büyük kazanımlarından biri de Cumhuriyetimizin ilanı olmuştur. Savaşın tozlarını hızlıca silkeleyen bu kahraman millet, Cumhuriyet ve kazanımlarının hızlıca tesisi, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma emeli ile az zamanda çok ve önemli işler başarmıştır. O dev mücadeleden çıkan Cumhuriyetimizin ise ikinci yüzyılındayız. Bugün bizlere düşen; o dönemin en kıymetli emaneti olan Cumhuriyeti koruyup kollamaktır. Savaşın acı yüzünü gören tüm kahramanlarımızdan ibret alarak, barışın, uygarlığın, bilimin rotasından gitmektir ödevimiz. Günümüz dünyasının gelişmişliği, aklı, teknolojisi, bilimi ile üzerine katarak, çoğaltarak, geliştirerek, güzelleştirerek gelecek nesillere parlak, çağdaş, adil, demokratik bir yapı bırakabilmektir en önemli görevimiz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yakışan budur, milli mücadele kahramanlarımızı onurlandırmanın en iyi yolu budur.
Göğüs kabartan zaferleri ama bir o kadar da acı hatıraları yüreğimizi burkan savaş geçmişi, dünyada da derin izleri bulunan tarihi mirasıyla kıymeti çok büyük olan Barışın Kenti Çanakkale'mizin çok önemli bir günü olan 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferinin 108. Yıldönümünde; başta Anafartalar Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm şehitlerimizi, gazilerimizi, bu büyük mücadelede emeği bulunan tüm yurt fertlerini rahmetle, şükranla ve saygıyla anıyorum.
Ülgür GÖKHAN
Çanakkale Belediye Başkanı